Son yıllarda mikro firmaların sayısında belirgin bir artış gözlenirken, küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin (KOBİ) sayısında gerileme yaşanıyor. Bu değişim, ekonomik yapının ve iş dünyasının dinamiklerinde önemli bir dönüşümü işaret ediyor. Uzmanlar, bu trendin hem fırsatlar hem de zorluklar içerdiğini vurguluyor.
TÜİK verilerine göre, özellikle dijitalleşme ve girişimcilik kültürünün yaygınlaşmasıyla birlikte mikro firmaların sayısı hızla artıyor. Mikro firmalar genellikle düşük sermaye ile kurulan, az sayıda çalışanı olan işletmelerden oluşuyor. Online ticaret, dijital hizmetler ve serbest çalışma modellerinin yükselişi, bu tür işletmelerin çoğalmasında etkili oluyor.
Diğer yandan, KOBİ’lerin sayısındaki düşüş, özellikle ekonomik belirsizlikler ve finansman zorluklarıyla ilişkilendiriliyor. Artan maliyetler ve yüksek faiz oranları, KOBİ’lerin sürdürülebilirliğini zorlaştırırken, birçok işletme küçülme yoluna gidiyor. Kimi uzmanlar, bu durumun, işletmelerin mikro düzeye çekilmesiyle ekonomik esneklik kazanabileceğini, ancak istihdam yaratma kapasitelerinde düşüş yaşanabileceğini belirtiyor.
Ekonomi analistleri, bu dönüşümün etkilerinin uzun vadede daha net görüleceğini ifade ediyor. Mikro firmaların yükselişi, girişimcilik ekosistemine dinamizm katarken, KOBİ’lerin azalması, bölgesel kalkınma ve istihdam açısından bazı riskler barındırıyor. Bu süreçte, devlet desteklerinin ve finansal teşviklerin, özellikle KOBİ’ler için artırılması gerektiği vurgulanıyor.
Yeni ekonomik düzenin bu iki farklı iş modeli arasında nasıl bir denge kuracağı, Türkiye’nin büyüme hedefleri açısından kritik öneme sahip. Mikro firmalar ve KOBİ’ler arasındaki bu dönüşüm, iş dünyası ve ekonomideki değişimin önemli bir göstergesi olarak dikkat çekiyor.